Kuantum, Latince’de miktar anlamına gelen bir kelimedir ve modern anlayışta enerji veya madde gibi herhangi bir fiziksel varlığın mümkün olan en küçük ayrık birimi anlamına gelir.
Modern kuantum anlayışı, 1900’de fizikçi Max Planck‘ın Alman Fizik Topluluğu’na yaptığı sunumunda kullanmasıyla ortaya çıkmıştır. Planck, yanan bir maddeden gelen radyasyonun kırmızıdan turuncuya ve en nihayetinde sıcaklığı yükseldikçe maviye dönüşmesinin nedenini keşfetmeye çalışmıştı.
Planck, radyasyonun önceden farz edildiği gibi sabit bir elektromanyetik dalgadan ziyade tıpkı madde gibi ayrık birimlerde var olduğu ve dolayısıyla ölçülebilir olduğu varsayımında bulunarak sorusuna cevap bulabileceğini anladı.
Planck, enerjiye özgü birimleri temsil eden bir değer içeren matematiksel bir denklem yazdı. Bu birimlere quanta ismini verdi. Planck, quantanın keşfedilmesiyle birlikte ortaya çıkacak yeni bir teori olduğunu varsaydı ama aslında quantanın varlığı, tamamen yeni ve temel bir doğa kanunu tanımladı.
Einstein’ın görelilik ve kuantum teorileri, dünyadaki bütün madde ve enerjinin doğasını ve davranışlarını açıklar ve modern fiziğin temelini oluşturur. Bunu rağmen ikisi arasında zıtlıklar mevcuttur. Einstein hayatı boyunca teorilerinin uyumsuzluklarını ortadan kaldıracak, kendi deyimiyle bir “birleşik alan teorisi” üzerine çabaladı. Daha sonra, Süpersicim Teorisi ve M Teorisi bu teorinin yerine geçmek için aday olarak önerilmiştir.
Kaynak: whatis.techtarget.com